(31.05.2017) FETÖ Paranoyası

FETÖ Paranoyası

Erdogan düşmanlığı ve Erdoğan nefreti nasıl bir psikolojik hastalık şekline girdiyse, aynı şekilde her taşın altında FETÖ´cü aramak da bir psikolojik vakıa oldu.

Eski Almanya´nın Stasi döneminde olduğu gibi, sevmediğiniz birini FETÖ´cü diye ihbar etmeniz, kendisinden kurtulmanız için yeterlidir.

Bu çok sağlıksız bir durum. Ki netice olarak bugünki tartışmalara baktığımızda da bunu görüyoruz. Herkes ya açıktan FETÖ´cü, ya da gizli FETÖ´cü ilan ediliyor. Toplumsal kamplaşmalar sebebiyle bir güvensizlik ortamı oluşuyor. Şantaj ve fişlemeler devreye giriyor.

80´lerde ve 90´larda aynı fişleme şeklini Kemalizmin askerleri gerçekleştiriyordu. “Dindar“ diye fişlenen insanların geleceği ile oynanıyordu.

Aynı hatayı yeniden yapmamamız gerekiyor. Adalet ile sık eleyerek, yaşın yanında kurunun da yanmayacağı şekilde, en önemlisi kul hakkı yemeden, suçlular cezandırılmalı.

Kimin FETÖ´cü olduğu, kimin bu örgütte yer aldığı, kimin bu örgütten sayıldığı, herkese şeffaf kriterlerle ortaya koyulmalı. Yoksa tabanda aslında örgüt ile hiç bir bağı olmayanlar suçlandıkça, sadece toplumun nefreti toplanmış olur. Çünkü bu şekilde devam ederse, herkesin en az bir tanıdığı, herkesin en az bir aile mensubu FETÖ´den suçlanmış olacak. Toplum bu şekilde nasıl hareket edecek? Eğer TV haberlerinde “Örgüt evi basıldı“ denip, suç unsuru olarak masada silah ve uyuşturucu yerine “Kur´an-ı Kerim ve F. Gülen´in kitapları“ sergileniyorsa bu sadece komik değil, aynı zamanda saçmalıktır. Zamanında bu örgütün dershanelerinde bulunmuş, bir kaç defa sohbetlerine katılmış, belki hanımlar arası buluşmalarda börek yapmış fakat örgüte girmemis olanların peşine düşülürse, asıl tutuklanması gerekenler çoktan okyanus ötesine kaçmış olurlar.

Maalesef özellikle Nurculuk Hareketine mensup olanlar halen FETÖ ile karıştırılıyorlar. Halbuki Fethullah Gülen en büyük hainliğini, en büyük zararı Nurculuk Hareketine ve Bediüzzaman Said Nursi´nin yazdığı eserlere vermiştir. FETÖ daha paralel devlet olmadan evvel paralel nurculuk yapıyordu zaten.

F. Gülen bir kaç sene, 60´lı ve 70´li senelerde, Nurculuk Hareketinin içerisinde bulunmuşsa da, hizmet anlayışı sebebiyle sürekli ama sürekli nurcular ile tartışmıştır. Ve sonunda Nurculuk Hareketinden ayrılıp kendi örgütünü kurmuştur.

60´lı ve 70´li senelerde F. Gülen ile tanışan ve Nurculuk Hareketinde bulunan insanlarla 2009´da yaptığım röportajlarda, neredeyse hepsi F. Gülen´in nurculuk ile alakası olmadığını, Nurculuk Hareketine tamamen ters düstüğünü, fakat bunu bir türlü topluma anlatamadıklarını söylüyorlardı. Ve bu röportajları FETÖ´nün hainliği ortaya çıktıktan sonra değil, 2009 (!)´da yapmıştım. Bu araştırma aynı sene kitap olarak yayınlandı.

Buna rağmen genel olarak maalesef F. Gülen ve Nurculuk Hareketini ayıramayanlar var. Burada bizzat kendimden örnekler vermek istiyorum.

Bana bile “FETÖ´cü“ diyenler olabiliyor. Halbuki FETÖ daha ortaya çıkmadan önce FETÖ´yü ve Fethullah Gülen´i ağır eleştiriyor, bu eleştiriler sebebiyle hem FETÖ mensupları tarafından hem de – ne yazık ki o zamanları – Ak Parti mensupları tarafından eleştiriliyordum. Fitneci deniliyordu o zamanları. F. Gülen´i ve örgütünü yaklaşık 15 senedir elestirdiğimi yazılarımla ispat ediyorum:

Örneğin 12.12.2004 tarihinde yazdığım köşe yazısında STV´de yayınlanan Sırlar Dünyası dizisini eleştirmiştim. “Bunda ne var ki?” demeyin. O zamanları STV´deki dizileri eleştirmek, hem de Sırlar Dünyasını eleştirmek “günah“ gibi algılanıyordu.
(Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2004/12/12/12-12-2004-sirlar-duenyasi-insanlari-pasiflestiriyor/)

10.01.2006 tarihinde Nurculuk Hareketi ve Gülen Hareketinin farklarını ortaya koymuştum ve hemen FETÖ´cülerin hedef tahtasına oturtulmuştum.
(Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2006/01/10/10-01-2006-nurculuk-guelen-hareketi-farki/)

12.07.2007 günü, neden Zaman Gazetesinde değil de Hürriyet Gazetesinde yazdığımı, Zaman Gazetesinin dini cemaatleri desteklemediğini, kendileri hariç herkese karşı olduklarını yazmıştım.
(Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2007/07/12/12-07-2007-huerriyet-vs-zaman/)

21.03.2008 tarihinde F. Gülen´in Türkiye´ye dönme hesaplarının olduğunu yazmıştık.
(Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2007/03/21/21032008-fethullah-gulen-donuyor-mu/)

İnternet anketlerinde neden hep F. Gülen´in çıktığını ve bunun hiç de övünülecek bir şey olmadığını 07.04.2008 günü yazmıştık ve havalara giren örgüt mensuplarını fena kızdırmıştık.
(Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2008/04/07/07-04-2008-internet-anketleri/)

Ergenekon sürecinde 17.07.2008´de yazdığım bir köşe yazısında STV`nin ve FETÖ´nun bu olayı tamamen abarttığını ve sulandırdığını yazmıştım. Herkes yanlış yaptığımı, bu olayın FETÖ ile alakası olmadığını söylüyordu.
(Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2008/07/17/17-07-2008-ergenekon-tv/)

2009´da yazdığım “Nurculuk Hareketi“ kitabında F. Gülen ve FETÖ´nün Nurculuktan tamamen farklı olduğunu, F. Gülen´in Türkiye´de cemaatlerden yana değil, her zaman güçlü zannettiği kişilerin yanında olduğunu yazdım. Bu kitapdan sonra örgüt mensupları Almanya´da kıyameti kopardılar. „Cemil Şahinöz, muhterem Fethullah Gülen´e karşı bir kitap yazdı“ diye lanse edildi.
(Kaynak: https://www.amazon.de/Die-Nurculuk-Bewegung-Entstehung-Organisation/dp/9752696201)

Ve gelelim asıl önemli noktaya. Mavi Marmara olayından sadece bir kaç gün sonra (06.06.2010 tarihinde) F. Gülen´in yine “güçlü zannetiğini” seçtiğini, Erdoğan ve Ak Parti ile ipleri kopardığını ve en geç 2014/2015 seçimlerinde Ak Parti´ye karşı tavır alacağını yazdım. Bu köşe yazım “İkinci Vatan“ gazetesinde yayınlandıktan sonra hem FETÖ´cülerin hem Ak Parti, hem de diğer islami cemaatlerin mensuplarının „Fitneci, onlar bizim kardeşimiz“ sözlerine muhatap oldum.
(Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2010/06/06/06-06-2010-fethullah-gulen-%e2%80%93-ak-parti-kavgasi/)

12.04.2011 günü FETÖ´cü Hakan Şükür´ün Ak Parti adaylığını eleştirmiştim (Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2011/04/12/12-04-2011-sanatcilar-edebiyatcilar-sporcular-mankenler-siyasete-girerse/)

Yazılarımda görüldüğü gibi o zamanları bile F. Gülen´den bahsederken “Hocaefendi” gibi kavramları kullanmıyorum. Ve tüm bu zaman çerçevesinde sadece 3 yazıda FETÖ´yü eleştirmemişim, fakat övmemişim de. 30.09.2010 tarihinde Ahmet Hakan´ın F. Gülen´e saldırdığını (Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2010/09/30/30-09-2010-ahmet-hakan%C2%B4nin-fethullah-gulen/), 15.02.2013 günü bazı alman medyasının bazı kuruluşları, FETÖ dahil, hedef tahtasına aldığını (Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2013/02/15/15-02-2013-alman-medyasinin-yeni-hedefi-gulen-hareketi/), 23.05.2014 günü alman devlet kanalı WDR´de FETÖ´nün şeffaf olmadığını, siyasi olarak tehlike olduğunu, ama okullarda henüz bir tehlike bulunmadığını ifade etmişim (Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2014/05/23/23-05-2014-fethullah-gulen-und-die-gulen-bewegung-in-deutschland-wdr-23-05-2014/). Tüm bunları övmek adına değil, kul hakkını göz önünde bulundurarak yaptım. Aynı şekilde 2003/2004 senelerinden önce F. Gülen´i ve örgütünü övmesem de, eleştirmiyordum da, dini bir cemaat olarak görüyordum. İttihat-ı İslam namına eleştirilmelerini doğru bulmuyordum da. Zaten yukarıda da yazdığım yazılar 2004 senesinden itibaren başlıyor.

Fakat 17 ve 25 Aralık 2013´den sonra da susmadık, aynen düşündüğümüzü yazmaya ve anlatmaya devam ettik.

03.02.2014´de Zaman Gazetesi´nin Almanya baskısında Ditib, Diyanet ve türk imamları hedef alındığını kaleme aldık. Bu yazımızda bahsettiğimiz öngörü, yani bu haberler devam ederse imamlarımızın itibarları kırılacak düşüncesi, bugün maalesef gerçekleşti.
(Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2014/02/03/03-02-2014-zaman-gazetesi-diyanet-ditib-ve-imamlari-hedef-aldi/)

2014´de Almanya´da Baden Württemberg Eyaletinin İstihbarat raporu yayınlandığında, benim 2009´da yazdığım kitapdan faydalanıp kaynak göstermişlerdi.
(Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2014/07/25/25-07-2014-verfassungsschutzbericht-zur-guelen-bewerbung/)

17.06.2016 günü Türkiye´de yayınlanan ve o zamanları devletin (kayyumun) eline geçen ZAMAN Gazetesinde açıklamalar yaptık, FETÖ´yü deşifre ettik.
(Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2016/06/17/17-06-2016-erna-baskanindan-carpici-aciklamalar/)

15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra da yazdık ve anlattık….

21.07.2016 günü Zaman Gazetesi yazarı A. K.´nın köşe yazısında ismim verilerek hedef olarak gösterildim.
(Kaynak: http://dtj-online.de/arhan-karda%C5%9F-yalanc%C4%B1-fakat-tatl%C4%B1-bir-r%C3%BCyadan-uyan%C4%B1rken-248947)
(Kaynak: https://zaman-online.de/haberleri/arhan-kardas)

15.08.2016 günü yazdığımız köşe yazısında F. Gülen´in ırkçı sebeplerden dolayı Bediüzzaman Said Nursi ile görüşmediğini ve bunun Nurculuk açısından çok hayırlı olduğunu yazdık.
(Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2016/08/15/15-08-2016-fetullah-guelenin-bediuezzamani-kuert-diye-goermek-istememesi-kaderin-cilvesi/)

18.08.2016 günü FETÖ davasının sulandırılmaması gerektiğini yazdık.
(Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2016/08/18/18-01-2016-fetoe-davasini-sulandirmak/)

01.09.2016 günü köşe yazımızda yeni FETÖ´lerin çıkma tehlikesi olduğundan bahsettik.
(Kaynak: https://misawatruth.wordpress.com/2016/09/01/01-09-2016-yeni-fetoe-ve-ilimli-islam-projesi-mustafa-islamoglu/)

Eylül 2016´da FETÖ´yü ilk defa almanca olarak detaylarıyla deşifre eden kitabımız yayınlandı.
(Kaynak: https://www.amazon.de/Die-G%C3%BClen-Bewegung-Religionsgemeinschaft-Geheimbund/dp/3741271284)
(Kaynak: https://misawatruth.files.wordpress.com/2016/10/img-20161021-wa0015.jpg)

Yazdıklarımızın bir çoğunu meşhur 17 ve 25 Aralık 2013´den önce yazmışız. Herkesin FETÖ´yü tuttuğu ve kolladığı bir zamanda bunları yazdık. Yinede biz bile zaman zaman FETÖ´cü damgasını yiyebiliyoruz. Neden? Nurculuk Hareketinde bulunduğumuz için.

Halen Nurculuk Hareketini ve FETÖ´yü ayıramayanlar varsa, artık buna cahillik denmez, kasıt ve kötü niyet denilir. Bunu yapanlar, iftira atanlar ile mahkem-i kübrada elbette hesaplaşacağız.

Yazının başına geri dönersek, toplumsal güvensizlik ortamı oluşmaması için ince eleyip sık dokumak gerekiyor. Kul hakkını göz önünde bulundurarak, fişleme ve şantajlara kapı açmadan, şeffaf olarak FETÖ örgütünün mensuplarını tespit edip, adalet çerçevesinde yargılamak gerekiyor.

Cemil Şahinöz

Hinterlasse einen Kommentar

Eingeordnet unter Türkische Kolumne / Türkce Makaleler

Kommentar verfassen

Trage deine Daten unten ein oder klicke ein Icon um dich einzuloggen:

WordPress.com-Logo

Du kommentierst mit Deinem WordPress.com-Konto. Abmelden /  Ändern )

Twitter-Bild

Du kommentierst mit Deinem Twitter-Konto. Abmelden /  Ändern )

Facebook-Foto

Du kommentierst mit Deinem Facebook-Konto. Abmelden /  Ändern )

Verbinde mit %s

Diese Seite verwendet Akismet, um Spam zu reduzieren. Erfahre, wie deine Kommentardaten verarbeitet werden..